334 sayfadan oluşan ve kapağına bayıldığım Cennetin Rengi hayatımda okuduğum en akıcı kitaptı diyebilirim. Bir çırpıda bitti. Hatta öyle ki ne ara bitti anlamakta güçlük çektim. Beni aşırı derecede etkileyen bir kitap değildi ama hikayeyi sevdim. Birkaç mantık hatası dışında kitap gayet iyiydi. Ama ben mantığa çok da önem verenlerden değildim. O yüzden keyifle okudum bu güzel kitabı. Yazarın üslubu, karakterler, kurgu her şey dozundaydı. Beklediğim kadar iyiydi. Hikaye Sophie 'nin dilinden başlıyor ve birden Cora'dan bambaşka bir hikayeyle devam ediyor.. Nihayetinde Sophie ile son buluyor. Ama nedense ben en çok Cora'yı dinlemeyi sevdim. Nedense içimi daha bir ısıttı hikayesi. Sanırım Sophie 'nin fazlaca dert küpü hikayesi pek de içimi açmamıştı :) Kısa bir dipnot eklemek gerekirse hikayede en çok Matt karakterini sevdim. Nedenini bilemiyorum ! Belki okuyanlarınız varsa bana hak vereceklerdir. Ya da okuduktan sonra hak verirsiniz :) Her neyse çok fazla spoiler ...