Ve ben hayatımda sahip olabileceğim en güzel unvana sahip oldum..
'Anne' oldum..
Doğum hikayemi yazmam konusunda bir sürü mesaj alınca (instagramdan) bende yazmaya karar verdim.. Aslında yazıp yazmama konusunda çok kararsızdım.. Bir yanım bu güzel doğumu buraya yazıp kalıcı hale getirmemi söylüyordu, diğer yanımsa o muhteşem anın bana özel kalması gerektiğini söylüyordu..
Mesajlar çoğalıp doğum hikayem merak edilince ve buranın bendeki yeri de pek bir ayrı olunca geçtim klavye başına yazayım dedim..
Doğumumdan bir gün önce içime doğmuş gibi saçımı kestirip, fönlettim.. Doğumdan sonra epey bir zaman kuaföre gidemeyeceğim için doğuma yakın bir zamanda kestirmeyi düşünüyordum. Ama nedendir bilinmez içimden bir his kestirmem gerektiğini söyledi ve gidip bu işi de aradan çıkardık. Akşama eşimle dışarı çıktık. Bebeğimize bir iki şey aldık. Gezdik, eğlendik, yemek yedik.. Saat geç olduğu ve evimizde biraz sapa olduğu için anneme gitme kararı aldık. Nitekim anneme geçtik. Annemin ertesi gün düzenli katıldığı akrabalar günü vardı ve gitmekten vazgeçti beni görünce. Bin bir ısrarla gitmesi için ikna ettim. İstemeye istemeye kabul etti. Sonuçta ben evde de olsam tek başına kalacaktım. Çünkü eşim o cumartesi de çalışacaktı. Her neyse, gece pek iyi uyuyamadım. Ama bu zaten alışıldık bir durumdu.. 30. haftadan itibaren pek de rahat uyuduğum söylenemezdi. Malum bizim pamuk büyümüştü ve büyüyen koca karnımdan uyumak oldukça zordu artık. Huzursuz ve uykusuz geçen gecenin sabahına doğru uyuyakalmıştım. Uyandığımda saat öğlen 12 yi gösteriyordu. Kasıklarımda çok ama çok hafif (belli belirsiz) mens sancısına benzer bir sancı hissettim. Ama üzerinde çok durmadım. Çünkü önceki gün çok hareketliydim sürekli ayak üstündeydim. Ondan kaynaklandığını düşünüp pek umursamadım. Telefonum çaldı ve üniversiteden bir arkadaşımla konuştum. Ertesi gün için sözleştik. Görüşecektik. Telefonu kapadıktan sonra mutfağa geçip buzdolabına baktım. Kendime göre pek bir şey bulamadım ve tost yapmaya karar verdim. Tam o sırada altıma kaçırdığımı sanıp lavaboya koştum. Banyoya gittiğimde karşılaştığım manzara beni çok şaşırttı. Çünkü 35+6 daydım ve suyum gelmişti. Çok kısa bir an panik oldum. Ama gülümsüyordum. Panik olmamın sebebi doğumdan korkmam değildi. Evde tek başına olmam da değildi. Ne yapacağımı o an bilemememdi.. Hızlı düşünüp karar verdikten sonra eşimi aradım. İnanamadı ve benden daha çok panik bir sesle geleceğini söyledi. Telefonu kapayıp anneme de haber verdim. Kadıncağız gittiğine gideceğine pişman olmuştu. O da eşimden ve benden çok daha panik olarak telefonu kapadı. Ben banyodan çıktım. Ve sakince oturma odasına gittim. Yavaş yavaş başlayan doğum sancılarımı dualarla karşılamaya başladım. Sancılarım 5 dakikada 1e düşmüştü. Çok sakindim ve gerçekten huzurluydum. Doğumdan asla ama asla korkmuyordum. Bu en baştan beri böyleydi. Hatta bazıları normal doğumun ne kadar korkunç olduğundan bahsederken ben hayretler içinde kalıyordum. Çünkü bu kadar mucizevi bir şeyin korkunç olduğuna hiçbir şekilde inanmıyordum. Ve tüm kalbimle normal doğum yapabilmek için hamileliğimin en başından bu yana dua ediyordum. Sancılarım hafiften şiddetlenmeye başladığında kapı çaldı. 20 yıllık komşumuz Yasemin Teyze kapıdaydı. Annem aramış ve yanıma inmesi için rica etmişti. Tabii ki Yasemin Teyzeciğim de hemen yanıma inmişti. Şuan net hatırlayamasam da bana birkaç soru sormuştu. Birlikte doğum sancılarımı karşıladık. O da ben de bolca dualar ediyorduk. Ben tam bir teslimiyet göstermiştim. İnanılır gibi değil ama bir gram korku yoktu bende.. Çok ama çok huzurlu, sakindim.. Tevekkül ve bolca dua içindeydim. Her şeyin güzel olacağına kalpten inanıyordum. Pozitif düşüncenin ve duanın gücüne her daim inananlardandım. Sancılarım 4 dakikada 1e düştüğünde iyice şiddetlenmişti. Ve ben nefes egzersizleriyle sancıları hafifletiyordum. Yasemin Teyze beni sözleriyle rahatlatmaya çalışıyordu. Tabii bu süre zarfında telefonum susmuyordu. Kuzenlerim, annem sürekli arıyorlardı. Yasemin Teyzeyle eşimi beklerken bir miktar daha suyum geldi. Lavabodan çıktığımda sancılarım 3 dakikada 1e inmişti. Neyse ki çok geçmeden Şahin (eşim) gelmişti. Apar topar arabaya binip hastaneye doğru yol aldık. Arabada sancılarım iyice şiddetlenmişti. Arabanın tutamaçlarını nasıl da şiddetli tuttuğumu çok net hatırlıyorum. Yol üzerinden kuzenim Betüş'ü de alıp hastaneye doğru gittik. O yol benim için hayatımdaki en uzun yoldu sanırım. Hastaneye yetiştiğimizde sancılarım o kadar şiddetlenmişti ki etrafımda olan hiçbir şeyden haberdar değildim. Çektiğim sancıların şiddeti dışında her şey flu gibiydi. Sancılarım 2 dakikada 1e düşmüştü. Beni hızlıca tekerlekli sandalyeye aldılar. Işık hızıyla sorular yağdırıyorlardı. Ve bende ışık hızıyla cevaplıyordum. Birtakım soruları cevapladıktan sonra bir hastane görevlisi beni yukarı çıkarmak için götürdü. Asansörün kapısında annemi gördüm. Annemi görünce anne diye inlemeye başlamıştım. Sancılarım o kadar şiddetliydi ki başka hiçbir şey düşünemiyordum. Annem sıkıca ellerimden tuttu ve dua etmemi söyleyerek bana kısa da olsa veda etti. Bana hemen bir hasta önlüğü verdiler. Sancı içinde alelacele hasta önlüğünü giydim. Kadın bir doktor ultrasonla bebeğin durumunu kontrol etmek için yatırdı. Zaten sancı içinde kıvranıyorken bir de kasıklarıma olanca gücüyle bastırması canımı çok daha fazla yakmıştı. Sancıların verdiği şiddetle bacaklarımı geriye doğru çekmiş olmalıyım ki kadın beni bir güzel azarladı. Sinirlerim iyice bozuldu. İçimden o kadının doğumuma girmemesi için dua ettim. En son istediğim şey doğumuma bir kadın* doktorun girmesiydi. Çünkü hamileliğim boyunca deneyimlediğim bir şey varsa o da kadın doktorların çoğunun çok anlayışsız, merhametsiz ve kaba olduklarıydı. Erkek doktorlar çok daha kibar ve anlayışlılardı. Kendi doktorum görev için başka bir hastaneye gittiğinden işim tamamen şansa kalmıştı. Kadın bana sesini yükselterek bacaklarımı indirmemi söylüyordu. Ve sürekli bastırıyordu. Ona büyük çişimin geldiğini ve tuhaf bir şekilde ıkınma hissi oluştuğunu söyledim.. Kaşlarını çatarak ve hiç de hoş olmayan bir üslupla, "İyi iyi rahatlayacaksan yap buraya kakanı!" demez mi? Sinirlerim iyice boşaldı. Bir doktor olarak onun daha iyi bilmesi gerekiyordu. Ben bu konuda tamamen tecrübesizdim. Büyük çişim zannettiğim şey aslında bebeğimin kafasıydı. (Bunu sonradan öğrendim) Kadını ve yaptığı o kötülüğü umursamamaya çalışarak sakinleştim. Güzel düşünmeliydim. Bebeğim geliyordu. Kadın bana karşıdaki sandalyede beklememi söyledi. Ben sancılar içinde kıvranarak beklerken kadın hiç oralı olmadı. Bildiğiniz kendi halinde oyalandı durdu. Sanki sancı çekmiyormuşum ve hiçbir şey yok gibi kendi kendine takıldı orada.. Beklerken bir kez daha suyum geldi orada. Bu arada sancı odalarından gelen sesler korku filmlerini aratmayacak nitelikteydi. Kadınlar ölesiye çığlık atıyorlardı. Ben hiç bağırmamıştım. Sadece artık sancıların verdiği şiddetli acıya dayanamayıp hafif sesli bir şekilde "Allah'ım yardım et." diyerek ağlamaya başlamıştım. Tam o sırada önümden bir doktor geçti. Bana baktı ve hemen içerideki çok hanım (!) doktora sordu. Ne konuştuklarını bilemiyorum ama ağlamama dayanamamış olacak ki sevgili doktor bey beni hemen çatala aldı. İsmimi sordu ve "Tamam Yıldızcım. Şimdi senden güçlü bir ıkınma istiyorum."dedi. Ben saf tabii hala büyük çişimin geldiğini zannederek çaresizce "Ya ben ıkınamam büyük tuvaletim var gibi.."deyiverdim. Doktorum gülümseyerek, "Yıldızcım o büyük tuvaletin değil bebeğinin kafası.."dedi. Şaşkınlık ve sancı içinde ıkındım. "Çok güzel ıkınıyorsun. Seni hemen doğuma alıyorum."dedi ve beni alelacele yandaki doğumhaneye aldılar. Çatala nasıl çıktığımı bilmiyorum. Bu süre zarfında hep dua ettim. Kendim kadar başkaları için de dua ediyordum. En çok da bebek sahibi olmak isteyenler içindi dualarım. Çünkü biliyordum doğum anında edilen dualar kabul olurdu. Tevekkül, teslimiyet ve bol dualarla doktorumun yönergelerini yerine getirdim. Taş çatlasın 5 ya da 6 kere ıkındım. Ve bebeğimin doğduğunu fark ettim. O an zaman durmuş gibiydi. Tüm renkler solmuş, tüm sesler susmuştu. Bebeğimi gördüğüm o an.. Ah şuan nasıl da boğazım düğümlendi. Evet her doğum özel evet bir meleğe kavuşmak her şekilde çok güzel ama normal doğumun tadı bir başka.. Yavrucuğuma kavuşmanın bu denli mucizevi ve muhteşem olacağını tahmin dahi edemezdim. Doktorum bebeğimi eline aldığında bebeğim ağlamaya başladı. O ses sanırım ölene kadar kulaklarımdan gitmeyecek.. Duyduğum en güzel ses.. Bir ağlama ancak bu kadar mutlu edebilirdi beni..Tabii bunu gören ben de hıçkırıklarla ağlamaya başladım.. Sanırım rahat bir 10 dakika susmadan ağladım. "Allah'ım sana şükürler olsuuuun!"diyerek hıçkırıklarla ağlıyordum. Doktorlarım hem duygulanmış hem de gülmüşlerdi. Kalbim deli gibi çarpıyor, yaşadığım bu mucizevi anın muhteşemliği karşısında sadece ağlamakla yetiniyordum. Allah'ım bu harika bir şeydi.. Bir bebeğe kavuşmak ancak bu kadar güzel olabilirdi. 14.15 de bebeğim dünyaya gözlerini açmıştı. Doğumum yanılmıyorsam sadece yarım saat sürmüştü. Geriye eş ve dikiş kalmıştı. En korktuğum olay epizyotemi başıma gelmişti. Ama olsundu. O an hiçbir şey umurumda değildi. Çünkü meleğim sağlıkla dünyaya gelmişti. Normal doğum bebeği doğurduğun anda son bulmuyordu. Bir de eşi düşürmek gerekiyordu. Bu benim için inanın doğumdan daha zor oldu. Nihayetinde o da bitti. Derken dikişim başladı. Gerçekten çok zordu. Ama bütün o zaman diliminde sadece yanı başımda olan bebeğimi izledim. 1 ay erken gelmişti. Küvöze alınmadığı için ve korktuğumla sınanmadığım için şükürler ediyordum.
Minicikti.. 2155 gramlık minicik bir bebekti. İnanamıyordum.. Çok güzeldi.. "Bunu ben mi doğurdum yani gerçekten?" diye defalarca sorguladım kendimi.. O kadar güzeldi ki.. Yenidoğan bebekler biraz çirkin olurlardı.. Ve benim meleğim çok erken doğmuştu. Çok küçüktü. Bu kadar güzel olabileceğine inanamıyordum. Belki de annesi olduğum için bana çok güzel geliyordu.. :)
İlk kucağıma aldığım ve emzirdiğim anı hiç ama hiç unutamıyorum. O sıcaklığı.. Kokusu... Ah...
Yine burnumun diğeri sızladı..
Doğumdan sadece yarım saat sonra.. Yüzüm sanırım her şeyi çok daha iyi anlatıyor..
Güzeller güzeli meleğim.. Annesinin minik kelebeğii... Dünyadaki ilk fotoğrafı..
Erken geldiğimiz için çok hazırlıksız yakalandık tabii..
Ne fotoğrafçımız vardı, ne odası..
Ama en önemli şey vardı..
O da annesinin sonsuz sevgisi..
Normal doğum anlatıldığı ve abartıldığı gibi korkunç bir şey değil inanın. Evet ben çok kolay ve güzel bir doğum yaşadım ama şuna inanıyorum ki, tam bir teslimiyet, tevekkül gösterdiğinde Allah kolaylığını da veriyor. Pozitif düşünce, dua ve çokça tevekkül..
Çook zor ama çoook muhteşem !
Bütün o zorluğa rağmen o anı tekrar tekrar yaşamak isterdim.
Deli miyim neyim ! :)
Oncelikle Teslimiyetinize Inanciniza hayran kaldim��
YanıtlaSilCok guzel tarif etmissiniz sanki kitap okur gibi okudum��
Doktor Hanimla yasadiginiz o tatsiz olaya gercekten üzüldüm�� Oda Bir Hemcinsiniz olarak Sizi daha iyi anlamasi lazimdi��
Bu Özel Aninizi Bizimle paylastiginiz icin cok tesekkur ederim������
Allaha emanetsiniz
Güzel Anne❤����
Rabbim Sizi ve Ailenizi tum kotuluklerden korusun❤
Çok güzel anlatmışsnz ağzınıza yüreğinize sağlık Allah sizi ve tüm annemleri çocuklarına bağışlasın çocuklari da annelerine bağışlasın ����
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilAğlattın beni 🍃 doğumu yeniden yapmışım gibi sanki o olaylari ben yasamisim gibi 🌸
YanıtlaSil